02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Diyarbakır anneleri Kurban Bayramı'nda evlatlarına sarılmak istiyor

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 685'inci gününde devam ediyor. Kızı Fadime için eylem yapan Hatice Levent, çocuğunu HDP ve PKK'dan istediğini söyledi. Kurban Bayramı'nı kızıyla geçirmek istediğini ifade eden Levent "Fadime'mi almadan bu çadırdan gitmeyeceğim. 7 senedir kızımın peşindeyim. 14 bayramdır Fadime'mi bekliyorum. Ne olur bu bayramı beraber geçirelim. Seni çok özledim. Kokunu özledim. Anne deyişini özledim. Ne olur dön." dedi. Levent, kızına güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu. Oğlu Özkan için evlat nöbeti tutan baba Süleyman Aydın ise çocuğunu almadan gitmeyeceğini belirtti. Evlatları için sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getiren Aydın, "Çifte bayram yaşamak istiyoruz. Bayramlarımız hep buruk geçiyor. Çocuklarımızla bu bayramı geçirmek istiyoruz." diye konuştu. Aydın oğluna seslenerek, "Oğlum güvenlik güçlerimize teslim olun. Bu hasretlik artık bitsin." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Diyarbakır Anneleri Kurban Bayramı'nda 'çifte bayram' yaşamak istiyor

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 688'inci gününde devam ediyor. Van'dan 5 yıl önce 15 yaşında dağa kaçırılan oğlu Baran için eylemi sürdüren anne Solmaz Öğrünç, evladına hasret olduğunu söyledi. "10 bayramdır oğlumdan ayrıyım. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kirli ellerini çocuklarımızın üzerinden çeksinler. İnşallah oğlum gelir çifte bayram yaşarım." diyen Öğrünç, evladına kavuşana kadar eylemi sürdüreceğini belirtti. Oğlu Özkan için evlat nöbeti tutan baba Süleyman Aydın ise Kurban Bayramı'nda bile eylemlerini sürdürdüklerini anımsattı. "Herkes bayramlaşırken biz çocuklarımızın yolunu gözlüyoruz." ifadesini kullanan Aydın, bu mücadeleden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Aydın, "Çocuklarımızı HDP'liler getirsin. Devletimiz de çocuklarımız için büyük mücadele veriyor. 10 bayramdır oğlumdan haber alamıyorum. Oğlum şu an gelmiş olsaydı çifte bayram yaşardım. Maalesef bayramlarımız buruk geçiyor." dedi. Oğluna seslenen Aydın, "Oğlum, güvenlik güçlerimize teslim olun, bu hasretlik artık bitsin." diye konuştu.

2 yıl önce

Oturma eylemini sürdüren Diyarbakır Anneleri evlatlarını istiyor

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için HDP İl Başkanlığı binası önündeki oturma eylemi kararlılıkla devam ediyor. Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi, 692'nci gününde devam ediyor. Hakkari'den 9 yıl önce 14 yaşında dağa kaçırılan oğlu Emircan için eylem yapan anne Nihal Çiftçi, oğlunun bir Kurban Bayramı günü kandırılarak, dağa götürüldüğünü söyledi. O günden bu yana gönlünce bayram yapamadığını ifade eden Çiftçi, evladına kavuşana kadar eylemi sürdürmekte kararlı olduğunu belirtti. Çiftçi, oğlunun okul çağındayken kendisinden koparıldığını anlatarak, "HDP oğlumu bana versin. Oğlumu istiyorum." dedi. Oğluna seslenen Çiftçi, "Gel, devlete teslim ol. Bu hasretliğe son ver. Oğlumu oraya yakıştırmıyorum. O da kendini oraya yakıştırmasın, gelsin devlete teslim olsun." ifadelerini kullandı. Baba Celil Begdaş da dağa kaçırılan oğlu Yusuf'a kavuşma ümidiyle bekleyişini sürdürdüğünü belirtti. 4 bayramdır evladından ayrı olduğunu aktaran Begdaş, "Bunu bize yaşatmaya kimin hakkı var? Çocuğumu özlemişim. Oğlum gelene kadar buradan kalkmayacağım." diye konuştu. Begdaş, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu güvenlik güçlerine teslim olan Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer ile görüştü

Hacire Akar'ın oğlunun HDP'liler aracılığıyla dağa kaçırıldığını iddia ederek, partinin il binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eylemi sayesinde 24 Ağustos 2019'da evladına kavuşmasının ardından bu mücadeleyi örnek alarak 3 Eylül 2019'da oturma eylemi başlatan 3 anneden biri olan Ayşegül Biçer de aylardır beklediği müjdeli haberi aldı. Biçer'e, 2018 yılında 17 yaşındayken dağa kaçırılan oğlu Mustafa'nın terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğu bilgisi verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan anne Biçer ile telefonda görüşerek, ailenin sevincini paylaştı. "Sevincimiz çok yüksek" "Bu zafer sizindir. Gerek Hacire Akar olsun gerek sizler olun hepiniz orada dimdik durdunuz ve sizin o dik duruşunuz elhamdülillah yolları açtı ve yavrularınızın da bu noktada yüreğini hareketlendirdi. 3 yavrumuz da aranıza katılıyor. Bundan dolayı da gerçekten sevincimiz çok yüksek." ifadelerini kullanan Erdoğan, bütün Diyarbakır annelerine selamlarını, sevgilerini iletti. Biçer'in, "Siz bize sahip çıkmasaydınız, orada bu mücadeleyi sürdüremezdik." sözü üzerine Erdoğan, "O bizim görevimizdi. Biz görevimizi yaptık. Ama siz de bizi bu noktada teşvik ettiniz. Allah yar ve yardımcımız olsun inşallah." dedi. Biçer de "Sayın Cumhurbaşkanım ilk oturduğumda da demiştim, 'PKK'dan söke söke alacağım oğlumu.' diye. Sadece oğlum değil, bu saatten sonra bütün evlatlar hedefimiz. Yarın sabah iki davul iki zurnayla HDP'nin kapısına gidiyorum. Bu zaferi ilan edeceğiz. Anneler isterse dağları delip evlatlarını kazanabilir demiştik. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti kazandı. Bugün bir kere daha zafere imza atıldı. Annelere inşallah selamınızı ileteceğim. Yarın buluşmamız yapılacak. Allah sizden razı olsun. Rabbim uzun ömürler versin inşallah." diye konuştu. Öte yandan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Diyarbakır Anneleri'nin 3'ü daha, evladını terör örgütünden çekip aldı. Anne yüreği, Anne gücü, Anne sevgisi... Başarıyorlar. Korkmuyorlar. Tüm annelere güç veriyorlar... “Yeni dönem, annelerin dönemi” KAHROLSUN TERÖRİZM YAŞASIN ANNELER” dedi.

2 yıl önce

Diyarbakır anneleri evlat nöbetini kararlılıkla sürdürüyor

Diyarbakır anneleri, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için HDP İl Başkanlığı binası önündeki oturma eylemini kararlılıkla sürdürüyor. Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 712. gününde devam ediyor. Oğlu Aziz için eylem yapan Güzide Demir, evladının evden çıkıp bir daha geri gelmediğini söyledi. Yaklaşık 6 yıldır çocuğunu görmediğini belirten Demir, "Çocuğumun yüzüne hasret kaldım." dedi. "HDP çocuğumu kandırıp PKK'ya teslim etti." ifadesini kullanan Demir, şöyle konuştu: "Çocuğum yetimdi, yetimden ne istediler? Onları Allah'a havale ediyorum. Oğlumu götürdüler, benden ciğerimi kopardılar. Çocuklarımız gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bir çocuk dağda kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz." Oğluna seslenen Demir, "Neredeysen eve dön, seni çok özledim. Ölmeden seni bir kere göreyim. Güvenlik güçlerimize teslim ol." ifadelerini kullandı. Anne Aynur Panay da oğlu Emrah için eylem yaptığını belirtti. Oğlunun HDP tarafından kandırılarak PKK'ya teslim edildiğini anlatan Panay, "Oğlumu onlardan istiyorum, evladımı göndersinler. Oğlum gelmeden buradan kalkmayacağım. Anneler ve babalar olarak eylemden vazgeçmeyeceğiz." dedi. Panay, "Oğlum orası senin yerin değil. Gel, güvenlik güçlerimize teslim ol, kaç gel." şeklinde konuştu.

2 yıl önce

Batı medyası PKK ile suç ortaklıkları alenileşmesin diye Diyarbakır annelerini görmüyor

PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarının geri dönmesi çağrısı yapmak için bir grup Diyarbakırlı anne 3 Eylül 2019'da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde eylem yapmaya başladı. Hacire Akar'ın HDP İl Başkanlığı binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eyleminden cesaret alan Türkiye'nin dört bir yanından aile de eyleme katıldı. Mart 2020'de protestolara katılanların sayısı 134'e yükseldi. Aileler, yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgını döneminde de eylemlerine devam etti. Yaşlı ve kronik hastalığı olan anne-babaların dışındakiler salgın tedbirlerine dikkat ederek "Evlat nöbeti"ne ara vermedi. PKK'nın dağa kaçırdığı 32 aile kararlı direnişleri sonucu evlatlarına kavuştu. Ailelerinin "geri dön" çağrısına yanıt veren çocuklar diğer aileler için de umut oldu. Diyarbakır annelerin evlat nöbetinde gösterdikleri kararlı duruş HDP'nin kepenk indirmesine neden oldu. PKK ise ailelerin direnişini kırmak, eylemlerini sonlandırmak amacıyla başta tehdit olmak üzere birçok yolu denedi. Diyarbakır annelerini, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok bakan, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, sporcu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kanaat önderi ve din adamı ziyaret ederek destek mesajları verdi. Ayıca Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye eş raportörleri Jakob Wienen ve Yoomi Renström'un yanı sıra Ukrayna, İngiltere, Hindistan başta olmak üzere 9 ülkenin büyükelçileri Diyarbakır anneleriyle görüştü. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmacısı Bilgehan Öztürk, İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır ve SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, uluslararası basının yaklaşık 3 yıldır devam eden Diyarbakır annelerinin "Evlat nöbeti" eylemlerine neden duyarsız kaldığını değerlendirdi. "PKK'yı terör örgütü kabul etmek onları zora sokar" Bilgehan Öztürk, Diyarbakır annelerinin eylemlerinin Kürt halkının PKK'ya yönelik en somut eylemlerinden olduğunu söyledi. Batı'nın, "Türk devleti Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor, o yüzden Kürtler de silahlı mücadele veriyor" şeklinde algıya sahip olduğunu ifade eden Öztürk, "Oysa Diyarbakır anneleri 'PKK, Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor' mesajı veriyor. Batı basını bu söyleme alışkın değil dolayısıyla bu gerçeği görmek işlerine gelmez." dedi. Öztürk, birçok Batılı devletin Suriye bağlamında YPG ve PKK ile askeri, istihbarat ve eğitim konusunda iş birliği yaptığını kaydetti. PKK'nın gerçek yüzünün ortaya çıkmaması için Batı basınını Diyarbakır annelerini görmezden geldiğine dikkati çeken Öztürk, "Diyarbakır annelerinin hikayelerine yer vermeleri PKK ile kurdukları suç ortaklığını aleni şekilde ortaya koyar. Dolayısıyla partnerleri olan PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etmek kendilerini zora sokar. Kimse ayağına sıkmak istemez." diye konuştu. Batı'da ana akım medya, entelektüel ve siyasi partiler arasında PKK ve uzantısı parti ve yapılara sempatisi olduğunu kaydeden Öztürk, "Hele DEAŞ ile mücadele döneminde bir destan ve başarı hikayesi ürettiler, PKK'lı kadınlar Batılı değerlerin koruyucusu, savunucusu olarak moda dergilerine ve filmlere konu edildi. Barbar gerici vahşi DEAŞ'a karşı Batı'nın Orta Doğu'daki aydınlanmış ilerici müttefikleri olan 'Kürtler' (PKK) savaştı. Bu hikayeyi çöpe atmak demek olur." ifadesini kullandı. Batı medyasının Diyarbakır anneleri ile ilgili haber yapmasının Kürt ve insan hakları meselesini Türkiye'ye karşı siyaseten kullanmaması anlamına geldiğini vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: "Diyarbakır annelerine haberlerinde yer vermezler. Aksi halede iki yüzlülükleri ortaya çıkar. Zira hak ihlali yapan PKK'dır ve bizzat Kürt aileler bunu haykırmaktadır. Diyarbakır anneleri de Batılı bir görüntü yani makbul kadın, Kürt ve Doğulu profili çizmiyor. Batı için değerler hep Batılı ve makbul Doğulular için geçerlidir." "Batı medyası ideolojik at gözlüğü çıkarmama konusunda ısrarcı" İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özkır, Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde son yıllarda iki kritik gelişme yaşandığını, bunlardan birinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT koordinasyonuyla PKK'nın sahadan silinmesi diğerinin ise Diyarbakır annelerinin mücadelesi olduğunu söyledi. Diyarbakır annelerinin "yeter artık" diyerek evlatları için ortaya koyduğu çabanın sosyolojik düzlemde PKK ile mücadelede güçlü etki oluşturduğunu dile getiren Özkır, "Terör örgütü kendini güçlü gördüğünü düşündüğü bir yerde anaların direnişi ile büyük bir kayıp yaşadı." dedi. Kadın hakları, çocuk hakları ve en temelde insan hakları bağlamında Diyarbakır annelerinin herkes tarafından desteklemesi gerektiğinin altını çizen Özkır, şöyle devam etti: "Barışçıl oturma eyleminin ve ürettiği sonuçlar objektif gazetecilik ilkeleri içerisinde alkışlanacak bir haber değerine sahip fakat Batı medyası bunu görmezlikten geliyor. Batı medyası, Türkiye'nin bütünlüğünü pozitif yönde etkileyecek birçok konuda olduğu gibi Diyarbakır anneleri konusunda da ya çarpıtma ya da görmeme yolunu tercih ediyor." Batı medyasının objektif gazetecilik kriterleriyle hareket etmediğinin altını çizen Özkır, şunları kaydetti: "Maalesef Batı medyası bu konuda da sınıfta kaldı. Batı medyası görmüyor diye Diyarbakır annelerinin muazzam direnişi gölgelenmez. Fakat onların hanesine Türkiye konusundaki çifte standartlı uygulamalarına bir başlık daha eklenmiş oluyor. Batı medyasının Türkiye'ye yönelik taktiği ideolojik at gözlüğünü çıkarmama konusunda ısrarcı. Bu saplantılı önyargıların onları kendi siyasetçilerinden bile geriye düşürüyor." "Terörist figürleri birer kahraman gibi gösterdiler" SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun da Diyarbakır annelerinin evlat nöbetine Batı medyasının ilgisizliğinin asıl nedenin PKK'yı tehdit değil tam tersine Türkiye karşıtı bir araç olarak kullanmalarından kaynaklandığını söyledi. Avrupa Birliği (AB), ABD, Kanada, Avustralya gibi birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen Batı dünyasının PKK ile angajman kurduğunu anımsatan, Acun şunları söyledi: "PKK'yı terör örgütü olarak tanımlarken anlaşma yapmayı, angajman kurmayı ahlaki olarak sorunlu görmeyen bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız. Bunu çok açık şekilde Suriye'de PYD ve PKK ile angajman içine girdiler, onlara silah ve askeri destek sağladılar. Terör figürlerini birer kahraman, birer özgürlük savaşçısı gibi sundular. PYD ve PKK'nın Suriye'deki insan hakları ihlallerini ise görmezden geldiler." Batı basınının, PKK karşıtı bütün argümanlara kulağını tıkadığını ifade eden Acun, "Aslında Diyarbakır annelerinin direnişi içinde doğrudan insani barındıran muazzam bir hikaye. Batı medyasının aradığı, haberleştirmeyi çok seveceği türden bir hikaye. Ancak PKK'nın şimdiye kadar karşı karşıya kaldığı en büyük ahlakı ve insani meydan okumalardan biri olduğu için Batı medyası bu meseleyi görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor. Aksi durumda PKK ile kurduğu suç ortaklığını deşifre etmiş olacak." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Diyarbakır Anneleri’nden Ayşegül Biçer: “PKK en çok Süleyman Soylu'dan korkuyor”

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi kararlılıkla devam ediyor. Evlat nöbetinde kararlılık gösteren Ayşegül Biçer, evladının terör örgütü PKK'dan kaçmasıyla zafere ulaşmıştı. 24 TV'nin sevilen programı Arafta Sorular'da Star yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Biçer, terörün pençesinden kurtulan oğlu ve yaşadıkları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Biçer çiftinin açıklamalarından öne çıkan başlıklar: 'PKK EN ÇOK SÜLEYMAN SOYLU'DAN KORKUYOR' PKK en çok Süleyman Soylu' dan korkuyor. Oğlum, "Süleyman Soylu televizyona çıktığında PKK titriyor." dedi. Bizlere ne mutlu ki böyle bir bakanımız var. Sonuna kadar bizlerle olan bir bakanımız var. Bizlerde sonuna kadar sayın bakanımızı yanımızda görmek istiyoruz. Biz Süleyman Soylu' dan, varlığından büyük bir güç alıyoruz. Kendi simasını televizyonda görmemiz bile bizi güçlendiriyor, cesaretlendiriyor. İlk günden beri yanımızda ve bize destek oluyor. Sonuçta benim çocuğum dağa kaldırılmıştı ve terörist olmuştu ama o ona rağmen bizlerin yanında oldu. Sayın bakanım, Cumhurbaşkanım bizleri, çocuklarımızı öyle bırakmadı, bizleri sahiplendi ve çocuklarımızın terörist olmalarına engel oldular. Bizleri evlatlarımıza kavuşturdular. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: O duygu anlatılmaz yaşanır. Çocuğumu perişan bir hale sokmuşlar, bir deri bir kemik haldeydi. Çocuğumu o halde görünce PKK ve onların siyasi kolu HDP'nin çirkin yüzünü bir kez daha görmüş oldum. O buluşma anı anlatılmaz yaşanır. Yılların özlemi bir volkan gibi patladı. Çocuğumu perişan bir hale sokmuşlar, bir deri bir kemik haldeydi. Çocuğumu o halde görünce PKK ve onların siyasi kolu HDP'nin çirkin yüzünü bir kez daha görmüş oldum. Oğlumu eski haline getirebilmek için 4 kol ile sarıldım. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Bu mücadele henüz bitmedi, sonuna kadar orada olmaya devam edeceğiz. PKK ve HDP'nin gerçek yüzünü tüm dünya görecek. HDP, Kürtlerin savunucu olamaz. Bizi yıldırmaya çalışıyorlardı. Annelerden korktuklarını düşünüyorum. Biz haklıydık onlar suçluydu. Sayın bakanımızın söylediği bir cümle var elimizde silah yoktu yüreğimizle mücadele ettik ve kazandık. Bu mücadele henüz bitmedi, sonuna kadar orada olmaya devam edeceğiz. PKK ve HDP'nin gerçek yüzünü tüm dünya görecek. HDP, Kürtlerin savunucu olamaz. HDP, PKK'nın finansal kaynağıdır. Burada kurulan siyasi partiler PKK'yı orada ayakta tutmaya çalışıyor. Diyarbakır Babası Rauf Biçer: HDP'li Belediyeler PKK'nın finansal kaynağıydı. Belediyeler HDP'den alındıktan sonra dağa çıkışlar azaldı. Çünkü ellerinde bir güç vardı. Çocuklarımızı belediye binalarında toplayıp onları kandırıp dağa gönderebiliyorlardı. Oğlumu götürdükleri zaman dünyamız yıkıldı. 40 yıldır PKK Kürtlere zulmediyor. Birilerinin buna dur demesi gerekiyordu. Biz anne ve baba olarak buna başkaldırdık. HDP PKK'nın siyasi koludur, finansal kaynağıdır. Belediyeler HDP'den alındıktan sonra dağa çıkışlar azaldı. Çünkü ellerinde bir güç vardı. Çocuklarımızı belediye binalarında toplayıp onları kandırıp dağa gönderebiliyorlardı. Belediyeler HDP'nin elinden alındığı günden beri 2021'de Türkiye'de 3 katılım olmuş. Çünkü belediye onlardayken ellerinde güç vardı. Diyarbakır Babası Rauf Biçer: HDP'ye destek veren partilere seslenmek istiyorum. HDP, Türkiye'yi bölmek istiyor, evlatlarımızı birbirine düşürüyor. Bunlara destek vermeyin. Bunlarla ittifak kurmayın. Bunlar bizim çocuklarımızı kaçırıyor. HDP'ye destek veren partilere seslenmek istiyorum. HDP, Türkiye'yi bölmek istiyor, evlatlarımızı birbirine düşürüyor. Bunlara destek vermeyin. Bunlarla ittifak kurmayın. Evlatlarımızı HDP götürüyor. Bunlar bizim çocuklarımızı kaçırıyor. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Kız çocuklarıma kabus yaşattılar. Okulda çocuklarımın önlerini kestiler. Büyük kız çocuğumu seni abine götüreceğiz diyerek kandırmaya çalışıp dağa götürmeye kalkıştılar, evimi kundakladılar. Çok zorlu bir süreç geçirdim. 17 Kasım 20218' de oğlum kandırılarak dağa götürüldü. 19 Kasım 2018'de PKK tarafından bana telefon geldi. Oğluma kod isim verilmişti. Yalvardım geri göndermeleri için ve bana kahkahalar ile cevap verdiler. Ben hiçbir zaman aslımı inkar etmedim. Bu Kürtlük ise ben bu yolda yokum. Kız çocuklarıma kabus yaşattılar. Okulda çocuklarımın önlerini kestiler. Büyük kız çocuğumu seni abine götüreceğiz diyerek kandırmaya çalışıp dağa götürmeye kalkıştılar, evimi kundakladılar. Çok zorlu bir süreç geçirdim. Ağabeyin orada, seni yanına götüreceğiz demişler. Bir gün sabah saatlerinde çocuklarımı okula götürürken bir kadın tarafından yolum kesildi. Son aşamalara geldiğimizde damarlarına basmışız ki biz uyurken evimi kundakladılar. Buradan diyorum ki HDP sözde Kürtlerin temsilcisi ama kendi halkını yakmaya kalktı. Kanımın son damlasına kadar, PKK bitinceye dek bu yoldan dönmeyeceğim. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Meral Akşener'in bir kadın olarak bizi anlamasını beklerdim, ilk gün yanımızda olmasını beklerdim, gelmedi. Bu güne kadar siyasi parti olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın partisi AKP ve MHP'den geldiler. Bazı kadın dernekleri geldi, birçok siyasi partiyi görmedik. Meral Akşener'in bir kadın olarak bizi anlamasını beklerdim, ilk gün yanımızda olmasını beklerdim, gelmedi. Kimler ile ittifak yaptıklarını biliyoruz. Kürt halkını onlar yordu. HDP, CHP ve İYİ Parti benim için PKK'ya eşittir. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Özellikle şehit ve gazi ailelerine çok teşekkür etmek istiyorum. Biz onlarla bir olduk. Eskiden olsa bize terörist ailesi diye hitap edeceklerdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Kürtleri sahiplendi, Türkiye'ye birlik beraberlik getirdi. Bu sadece anne ve baba eylemi değil. Aslında bunun içeriğinde her ırktan insanlar var. Bize destek veren kadın derneklerine, sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum. Bizi ayakta tutan Neslihan Karslı Övünç ve Mehmet Yasin Arslan' a ve özellikle şehit ve gazi ailelerine çok teşekkür etmek istiyorum. Biz onlarla bir olduk. Eskiden olsa bize terörist ailesi diye hitap edeceklerdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Kürtleri sahiplendi, Türkiye'ye birlik beraberlik getirdi. Türkiye'nin bekası, birliği ve sancağı için şehit ve gazi aileleri olarak birleştik. Kimse bizi yıldıramaz. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: PKK çöküyor, anneler PKK'yı bitirecek; tarihin en karanlık sayfalarına koyup gömecek. PKK çöküyor, anneler PKK'yı bitirecek; tarihin en karanlık sayfalarına koyup gömecek. Annelerin ben her zaman yanındayım. Ben evladımı kazandım onlarda kazanacak. Hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Eylemin ilk haftası, kapımızın önünde bize pusu kurdular. Kapımızın önünde kafamıza silah dayadılar, eğer eylemi bırakmazsanız sizi burada oğlunuzu dağda öldürürüz dediler. Bir sürü farklı girişimde bulundular. Geri adım atmadık. Eylemin ilk haftası, kapımızın önünde bize pusu kurdular. Kapımızın önünde kafamıza silah dayadılar, eğer eylemi bırakmazsanız sizi burada oğlunuzu dağda öldürürüz dediler. Bir sürü farklı girişimde bulundular. Geri adım atmadık. Nefret ile üstlerine gittim. Eğer cesaretleri olsa 755 gündür orada feryat eden anne babalara bir açıklama yaparlar. HDP mecliste Kürtlerin savunucusuyum diyor fakat Kürtleri en çok ezen siyasi partidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden memnunuz. CHP-HDP İTTİFAKI Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Birisi sözde Atatürk'ün partisi diğeri terörist partisi. Ve bunlar ittifak yapıyorlar. CHP, HDP'siz adım atmıyor. Aslında Birisi sözde Atatürk'ün partisi diğeri terörist partisi. Ve bunlar ittifak yapıyorlar. CHP, HDP'siz adım atmıyor. Sen sözde Atatürk partisisin. Hiçbir siyasi parti ayırmadan gelip anne ve babaların dertlerini dinlemelerini istedik. Allah devletimden razı olsun. Bize sahip çıkan Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçer: Yasin Börü'nün katili, Selahattin Demirtaş'tır. Selahattin Demirtaş hapisten çıksın diyorlar, bunu asla kabul etmiyoruz. Yasin Börü'nün katili, Selahattin Demirtaş'tır. Selahattin Demirtaş hapisten çıksın diyorlar, bunu asla kabul etmiyoruz. En büyük suçlu Selahattin Demirtaş'tır. HDP, PKK'nın siyasi koludur, finansal kaynağıdır. HDP'nin siyasi hayatının tamamen bitmesi gerekiyor. Diyarbakır Babası Rauf Biçer: Biz orada sadece evlatlarımız için beklemiyoruz. Ülkemizin bekası için birlik beraberliği için oradayız. Bunları artık CHP'nin görmesi lazım, HDP'ye artık destek vermemesi lazım. Biz orada sadece evlatlarımız için beklemiyoruz. Ülkemizin bekası için birlik beraberliği için oradayız. CHP'nin artık destek vermemesi lazım. Bunları artık CHP'nin görmesi lazım, HDP'ye artık destek vermemesi lazım. Kürt sorununu neden PKK ile çözüyorlar? Kırk yıldır PKK Doğu'da zulmediyor. Hep Kürtleri öldürdü. Bu zulme dur demek için Doğu halkının uyanması lazım.

2 yıl önce

Diyarbakır annelerinden Ayten Elhaman: Oğlumu HDP'den istiyorum

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 761. gününde sürüyor. Anne Ayten Elhaman, oğlu Bayram'dan 4 yıldır haber alamadığını söyledi. Evlatlarının ellerinden alındığını belirten Elhaman, şöyle konuştu: "Oğlumu HDP'den istiyorum. HDP kandırıp götürmüş. Oğlumun hiçbir siyasi görüşü yoktu. Hayalleri vardı. Askere gidecekti. Kardeşlerine, bana düşkündü. 4 yıldır evladıma hasret kaldım. Bizden ne istediler? Kendi halinde geçinen insanlardık. Oğlum için sonuna kadar buradayım." Elhaman, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması için çağrıda bulundu. Oğlu Fatih için eylem yapan Abdullah Demir de çocuklarını zalimlerin ellerinden kurtarmadan binanın önünden ayrılmayacaklarını dile getirdi. Evladını 5 yıldır aradığını kaydeden Demir, "Canımızı yakan HDP'dir. HDP çocuklarımızı kandırdı. Onlarda vicdan, merhamet yok. Son nefesime kadar HDP'nin peşini bırakmayacağım." ifadelerini kullandı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 14 15